İnsanoğlunun var olmasından bu yana iyilik ve kötülük var olmuş ve insanlar arasında iyilerle kötülerin mücadelesi hep var ola gelmiştir. Kötülüğün temsillerinden biride toplumu yozlaştıran kendi olmaktan çıkarıp şahsi egoistleştiren rüşvettir. Faslı yazar Tahir Bin Cellûn insanların bir yarası olan rüşvet sorununa kendi ülkesinden örnek vererek yerel olan bir unsurun aynı zamanda evrensel bir sorun olduğunu kurgusu Bay Ahlakın Çöküşü romanıyla verir. Yozlaşan ve çürüyen bir dünyada temiz kalmak mümkün olmasa da yazar başkarakteri aracılığıyla temiz bir karakterin rüşvet mücadelesi sonunda yenildiğini verir. Bu aynı zamanda toplumunda kötülüğe ve kötülere karşı yenilgisidir. Tabi ki yazar böyle istediği için böyle bir karakter ve böyle bir son olmuştur. Yoksa yazar istese tersi bir durum ve başkarakter söz konusu olabilirdi. Ama yazar günceli yakalamak adına böyle bir kurgu yaratmıştır. Yazarın yarattığı başkarakter Murat İmar iskân Bakanlığında imar işlerine bakan bir mühendistir. Murat’a rüşvet alması yönünde karısı, ikiyüzlü kaynanası, işyeri arkadaşları neredeyse toplumsal baskı veya mahalle baskısı yapmışlardır. Murat’ta başlarda rüşvet almamaya dirense de en sonunda yardımcısı Hamit’in yönlendirmesiyle paketler halinde rüşvet almaya başlar ve bu rüşveti de Hamit ve gerekli kişilerle paylaşır. Kendisini deneyen baş rüşvetçileri de kimseye ispiyonlamaz ve rüşvet klanına katılımı onaylanır. Rüşvet almaya başlayan Halit önce giyim kuşamını değiştirir ve kendisine metresler edinmeye başlar. Ve Murat’ın saygınlığı işyerinde bile artar. Başlarda selam vermeyen odacılar bile kendisine selam vermeye başlar. Yazar bu romanında rüşvetin bir insanı ve toplumu nasıl bozduğunu ortaya koyarak kurguda olsa acı bir gerçeği ortaya koyar.